Temmuz 28, 2024

İnce Bağırsak Tümörleri

İnce Bağırsak Tümörleri

İnce bağırsak tümörleri, gastrointestinal sistemdeki en nadir rastlanan kanser türlerindendir. Bu bölge, sindirim sisteminin önemli bir kısmını oluşturur ve besin emiliminin çoğunu gerçekleştirir. Ancak, burada gelişen neoplazmalar, yani anormal hücre grupları, oldukça seyrektir. Bu durum, bilim insanları arasında uzun süredir bir merak konusudur. İnce bağırsağın uzunluğu ve mukozal yüzey alanı dikkate alındığında, bu tür tümörlerin neden bu kadar az görüldüğü sorusu gündeme gelmektedir. Araştırmalar, ince bağırsak tümörlerinin teşhis ve tedavisinde önemli adımların atılmasına yol açmıştır. Bu konuda yapılan çalışmalar, kanser tedavisinde yeni ufuklar açmaktadır.

İnce Bağırsak Tümörleri Risk Faktörleri

İnce bağırsak tümörlerinin ortaya çıkışında çeşitli risk faktörleri belirlenmiştir. Bu faktörler, tümörlerin gelişim sürecinde etkili olup, hastalığın tanı ve tedavi yöntemlerinde önemli rol oynamaktadır. Gastrointestinal sistemdeki bu tümörler, nadir görülmelerine rağmen, bazı bireyler için yüksek risk taşır. Özellikle bazı genetik ve çevresel etmenler, ince bağırsak neoplazmalarının oluşumuna zemin hazırlar.

Risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir:

  1. Familial Adenomatöz Polipozis (FAP)
  2. Herediter Nonpolipozis Kolorektal Kanser (HNPKK)
  3. Peutz-Jeghers sendromu
  4. Crohn hastalığı
  5. Gluten sensitiv enteropati (celiac sprue)
  6. Biliar diversion (geçirilmiş safra yolu cerrahileri)
  7. Sigara içme
  8. Aşırı alkol tüketimi (günlük 80 gr etanolden fazla)
  9. Kırmızı et veya tuzlu besin tüketimi

Bunlar arasında genetik yatkınlık gösteren FAP, HNPKK gibi durumlar özel dikkat gerektirir. Ayrıca, Crohn hastalığı ve gluten sensitiv enteropati gibi kronik rahatsızlıklar da riski artırır. Çevresel faktörler ise, sigara ve aşırı alkol tüketimi, yanı sıra bazı beslenme alışkanlıkları ile ilişkilendirilir. Bu faktörlerin farkında olmak, erken teşhis ve etkin tedavi yöntemlerinin geliştirilmesinde önem taşır.

İnce bağırsak tümörlerinin teşhisinde kullanılan en duyarlı yöntemlerden biri enteroklizisdir. Bu teknik, yaklaşık yüzde 90 doğruluk oranıyla dikkat çeker. Erken teşhis, bu tür tümörlerin tedavisinde başarı şansını artırır ve hastaların yaşam kalitesini yükseltir. Bu sebeple, risk faktörlerine karşı bilinçli olmak ve düzenli sağlık kontrollerini ihmal etmemek büyük önem taşır.

Benign Tümörler

İnce bağırsak tümörleri arasında benign yani iyi huylu tümörler özel bir yere sahiptir. Bu tümörler, kanserleşme riski taşımadıkları için genellikle az tehlike arz ederler. İyi huylu tümörlerin içerisinde en sık rastlananlar şunlardır:

  1. Benign GİSTler: Gastrointestinal stromal tümörler, ince bağırsağın kas ve sinir dokularından kaynaklanır.
  2. Adenomlar: Mukoza tabakasında gelişen ve polip şeklinde büyüyen tümörlerdir.
  3. Lipomlar: Yağ dokusundan meydana gelen, genellikle ağrısız tümörlerdir.
  4. Hemanjiomlar: Kan damarlarından kaynaklanan, genellikle zararsız tümörler.
  5. Fibromlar: Bağ dokusundan gelişen, sert yapıda tümörler.

Bu tümörler, çoğunlukla belirti vermez ve rutin kontroller sırasında tespit edilir. Erken teşhis edildiğinde, cerrahi müdahale ile kolayca çıkarılabilirler. İnce bağırsak benign tümörlerinin izlenmesi ve yönetimi, hastaların yaşam kalitesini artırmada önemli bir rol oynar. Bu tümörlerin tanı ve tedavisinde gelişmeler, gastrointestinal sağlık alanında önemli ilerlemeler sağlamaktadır.

Malign Tümörler

İnce bağırsak tümörleri arasında malign lezyonlar özel bir yere sahiptir. Bu tümörler, genellikle belirgin semptomlar gösterir ve sıkça ağrı ve kilo kaybı gibi rahatsızlıklara yol açar. Malign tümörler arasında en yaygın olanı adenokarsinomlardır. Bu tür, ince bağırsak malign tümörlerinin yarısını oluşturur ve genellikle sarılık ve kronik kanama semptomları ile kendini gösterir. Adenokarsinomların tedavisinde, etkilenen bağırsak bölümü ve çevresindeki mezenter doku cerrahi olarak çıkarılır.

Malign gastrointestinal stromal tümörler (GİST), ince bağırsak malign neoplazmalarının yaklaşık yüzde 10-20’sini teşkil eder. Bu tümörler daha çok jejunum ve ileum bölgelerinde görülür. Malign GİST’ler genellikle büyük boyutlara ulaşır ve ekstraluminal büyümeleri nedeniyle genellikle geç evrede belirti verirler. Tedavileri esas olarak cerrahi rezeksiyon üzerine kuruludur. Ayrıca, GİST’lerin tedavisinde imatinib mesilat gibi adjuvan tedavilerin ilerlemeyi önlemede faydalı olduğu gözlemlenmiştir.

Malign lenfomalar ise ince bağırsak tümörlerinin önemli bir kısmını oluşturur. Bunlar, primer olarak ya da sistemik hastalığın bir parçası olarak ince bağırsakları etkileyebilir. İnce bağırsaklardan kaynaklanan primer lenfomalar, tüm lenfomaların yüzde 5’ini temsil eder. Erişkinlerde görülen ince bağırsak malign tümörlerinin yüzde 7-25’ini lenfomalar oluşturur. Lenfomaların tedavisi genellikle hastalığın türüne ve yayılımına göre belirlenir ve çeşitli kemoterapi rejimleri içerebilir. Bu tümörlerin erken teşhisi ve etkin tedavisi, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir.

Karsinoid Tümörler

İnce Bağırsak Tümörleri başlığı altında Karsinoid Tümörler, gastrointestinal sistemin nadir görülen kanser türlerindendir. Karsinoid tümörler zaman içerisinde Nöroendokrin tümörlerin bir alt kümesi olarak kabul edilmiştir. Gastrointestinal enterokromafin hücrelerinden köken alırlar ve bu hücrelerin özel bir özelliği, gümüş boyalarına olan yüksek affiniteleridir. Bu özellik, argentaffin hücreleri olarak da adlandırılmalarına neden olur. Bu hücreler, vücudun çeşitli bölgelerinde bulunabilir ve biyojenik aminlerin sentezinde önemli bir rol oynarlar.

Batı toplumlarında ince bağırsak kanserlerinin yaklaşık yüzde 20-30’unu karsinoid tümörler oluşturur. Bu tümörlerin tipik özellikleri arasında:

  1. Sarı-turuncu renk
  2. Küçük boyutlar (genellikle çapı 2cm’den küçük)
  3. Subserozal yerleşim
  4. Multisentrik yapı

bulunmaktadır. Karsinoid tümörler genellikle uzun süre asemptomatik kalabilir. Semptomatik hale geldiklerinde, hastaların büyük bir kısmında laparotomi sırasında metastatik hastalık tespit edilir. Tanı ve tedavi sürecinde bazı önemli noktalar dikkate alınmalıdır. Tanıda en etkili yöntem, BT taramasıdır. Ayrıca, hem primer hem de metastatik karsinoid tümörlerin tespitinde OtreoScan, yani 111 Inişaretli octreotid, önemli bir tetkiktir. Karaciğer metastazı durumunda metabolik anomaliler bu tanıyı destekler. Tedavi yöntemi genellikle şu adımları içerir:

  1. Geniş en-bloc eksizyon
  2. Mümkünse nodal drenajın çıkarılması

Bu tedavi yaklaşımları, hastanın durumuna göre uyarlanır ve hastalığın ilerlemesini kontrol altına almayı amaçlar.

Karsinoid Sendrom

Karsinoid sendrom, gastrointestinal sistemde yer alan karsinoid tümörler nedeniyle ortaya çıkan nadir bir hastalıktır. Bu sendrom, tümörlerin hormon benzeri maddeler salgılaması sonucu meydana gelir. Hastaların yaklaşık yüzde onunda görülen bu durum, çeşitli belirtilerle kendini gösterir. En yaygın belirtiler arasında ishal ve yüz ile üst gövdede görülen geçici kızarma atakları bulunur. Bu ataklar, genellikle bazı gıdaların tüketimi, alkol alımı ya da duygusal stresle tetiklenir. Karsinoid sendromda daha az görülen semptomlar arasında ise hipotansiyon, taşikardi ve bronkospazm yer alır.

Bu sendromun en tehlikeli belirtisi karsinoid krizdir. Bu durum, nadiren görülse de hayati risk taşır. Karakteristik olarak yoğun ve uzun süreli flushing, şiddetli ishal ve vertigo gibi belirtilerle beraber, merkezi sinir sistemi üzerinde etkiler gösterir. Bu semptomlar hafif baş dönmesinden koma durumuna kadar değişkenlik gösterebilir. Karsinoid kriz sırasında gözlenen kardiovasküler anomaliler şunları içerir:

  1. Taşikardi
    1. Aritmi
    1. Hipotansiyon veya hipertansiyon

Karsinoid sendromun neden olduğu belirtiler, çeşitli medyatörler tarafından tetiklenir. Bunlar arasında serotonin, bradikinin, histamin ve dopamin gibi maddeler bulunur. Bu sendromun tanısı, genellikle idrarda yüksek seviyelerde bulunan serotoninin ana metaboliti 5-HİAA ile konulur. Tanı konulduktan sonra tedavi sürecine geçilir.

Karsinoid sendromun tedavisi, semptomların hafifletilmesine yöneliktir. Bu amaçla çeşitli yöntemler kullanılır:

Karsinoid krizin tedavisinde ise agresif farmakolojik müdahale gereklidir. Bu durumda, octreotid adlı ilaç primer tedavi olarak uygulanır. Ayrıca, stresli durumlar öncesi bu ilaç proflaktik olarak da kullanılabilir.

İnce bağırsak tümörleri bağlamında ele alındığında, metastatik neoplazmlar primer tümörlerden daha yaygındır. İnce bağırsağa metastaz yapan kanserler çoğunlukla intraabdominal organlardan kaynaklanır. Bu organlar arasında uterus, overler, böbrekler, mide, kolon ve pankreas sayılabilir. Bu durum, ince bağırsak tümörlerinin tanı ve tedavisinde önemli bir faktördür.

DESC:   İnce bağırsak tümörleri, nadir görülen kanser türlerinden biridir. Bu alanda yapılan araştırmalar kanser tedavisinde yeni yöntemler sunuyor.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir